Hz. İsa’nın doğumundan çok önce güneşe tapan
putperestler, tanrı saydıkları Güneş’in her gün biraz daha erken kendilerini
terk etmesine üzülürlerdi. 25 Aralık’ta günler tekrar uzamaya başlayınca,
Güneşin kendileri ile kalmaya razı olduğuna sevinerek kutlamalar yaparlardı. Bu
kutlamalar sırasında dans ederler, içki içerler ve ışıklandırma yaparlardı. Ayrıca hindi kesme, domuz başı, kaz
kızartması yemeyi de gelenek haline getirmişlerdi. Birde aralarında çeşitli
hediyeler verirlerdi. Ayrıca Güneşe tapan ve kurtarıcı tanrılarının kış
başlangıcında doğduğuna inanan diğer putperest milletler de vardı. Bunlar da
Julian takvimine göre kış başlangıcı olarak kabul edilen 25 Aralık’ta özel
kutlama törenleri yaparlardı.
Hz. İsa’nın doğum günü kesin olarak
bilinmediği için ilk hıristiyanların Hz. İsa’nın doğumu için kutladıkları özel
birgün yoktu. Bu sırada Roma İmparatorluğunun her yerinde Güneşe ve putlara
tapılıyordu. Roma İmparatoru Büyük Kostantin,putperest
iken miladın 313 senesinde hıristiyanlığı kabul etti. Putperestlikten birçok
şeyleri de hıristiyanlığa soktu. Güneş tanrısının doğum günü kabul edilen 25
Aralığı yılbaşı kabul etti. Hz. İsa’nın kurtarıcı tanrı olduğuna inanan
hıristiyanlar da, Hz. İsa’nın 25 Aralık’ta doğduğunu kabul ettiler (!). Sonunda
bu geceyi miladi yılbaşı ve Noel olarak hersene kutlamaya başladılar. (Yeni
Rehber Ansiklopedisi)
Hz. İsa’nın doğum günü olarak 25 Aralığın
seçilmesi, III. yüzyıl başlarında İsa’nın ölüm tarihinin 25 Mart olarak tahmin
edilmesine dayanır. Hz. İsa’nın doğumu 6 Ocak’ta, müneccim kralların tapınması
ve İsa’nın vaftizi ile birlikte kutlayan Doğu hıristiyanlığı da 25 Aralık
tarihini aziz Lonnes Khrysos.. benimsemiştir. (Büyük Laruss Ans.)
Buna karşılık Ermeni kilisesi Noel’i hiçbir
zaman kabul etmedi ve Hz. İsa’nın doğumunu 6 Ocak’ta kutlamayı sürdürdü. (Ana
Britanica Ans.)
Efsanevi hıristiyan inanışına göre; miladi 4. yüzyılda
Anadolu'da Myra (bugünkü Demre-Antalya) yöresinde yaşamış olan Aziz Nikolaos
adındaki hıristiyan azizi, Roma imparatoru Kostantin'in rüyasına girdi ve idama
mahkum edilen 3 subayı kurtardı. Bu olaydan sonra ünü gittikçe yayılan
Nikolaos, zamanla Rusya ve Yunanistan gibi ülkelerin hayır kurumlarının,
loncaların, çocukların, denizcilerin ve bazı şehirlerin koruyucu azizi olarak
benimsendi. Çocuklara özel armağanlar getirdiğine inanılan ve Noel Baba olarak
anılmaya başlanılan Aziz Nikolaos efsanevi bir kişiliğe büründü.
Aziz
Nikolaos'un Noel Baba haline sokulması ilk önce Almanya'da görüldü. Bu efsanevi
gelenek zamanla Protestan kiliselerin çoğunlukta olduğu Avrupa ülkelerinde
yayıldı. Sonra A.B.D.'nin New York şehrine gelip yerleşen Hollanda'lı
Protestanların Aziz Nikolaos'u iyilik sever bir kimse olarak anmaları da çok
sevilmesine yol açtı. Ayrıca A.B.D. ve İngiltere'de kutlanan çocuk
bayramlarında da yer verilmeye başlandı. Geleneksel aile ve çocuk bayramı olarak
kutlanan Noel yortusunun koruyucusu olarak kabul edildi.
Noel Baba'nın şişman, neşeli, kırmızı ve beyaz piskoposluk
giysileri içindeki tasvirleri Amerikalılar tarafından gündeme getirildi. Noel
baba olarak bilinen Aziz Nikolaos'un bazen yalnız, bazen yardımcısıyla ata
binerek, bazen de sekiz Ren geyiğinin çektiği arabasıyla evlerin damlarında
dolaştığı efsanesi yaygınlaştı. (Yeni Rehber Ans.)
Sırtında içi hediye dolu bir heybeyle
dolaşan Noel baba evlere bacadan girer ve armağanlarını uslu çocukların
ayakkabılarının içine koyduğuna inanılır. (Aslında o hediyeleri evin babası
oraya yerleştirdiğini artık bütün çocuklar biliyor.) Noel baba, "yeni
doğan" ya da "yaşayan" bir folklarik olaydır. Gerçektende onun
ortaya çıkışı her yerde yakın tarihlere rastlar. (Büyük Laruss Ans.)
Noel şenlikleri sırasında ışık ve süslerle donatılan ağaca
denilmektedir. Yaprak dökmeyen ağaçları ve çelenkleri ölümsüz yaşamın simgesi
olarak kullanmak, eski Mısırlıların, Çinlilerin ve Yahudilerin ortak bir
geleneği idi. Avrupalı putperestler arasında yaygın olan ağaca tapınma,
hıristiyanlığı benimsemelerinden sonra,
İskandinavyalıların şeytanı korkutup kaçırmak ve Noel zamanında kuşlar için bir
ağaç hazırlamak üzere ev ve ambarlarını yılbaşında ağaçlarla donatma geleneği
biçiminde sürdü. Almanya'da da kış ortasına rastlayan tatillerde evin girişine
ya da içine bir Yule (yeni yıl) ağacı konuyordu.
Günümüzdeki Noel ağacı Almanya'nın batısından kaynaklandı. Ortaçağda
Adem ve Havva'yı canlandıran gözde bir oyunun ana dekoru, Cennet bahçesini
temsil eden ve üzerinde elmaların bulunduğu bir çam ağacıydı. Adem ve Havva
yortusunda (24 Aralık) Almanlar evlerine böyle bir Cennet ağacı dikerler,
üzerine Momünyon'daki kutsanmış ekmeği simgeleyen ince, hamursuz ekmek
parçaları asarlardı; bunların yerini daha sonra değişik biçimlerdeki çörekler
aldı. Ayrıca bazı yerlerde Hz. İsa'yı
simgeleyen mumlar eklendi. Noel mevsiminde ağaçla aynı odada Noel piramidi de
bulunurdu. 16. yüzyılda Noel piramidi ve cennet ağacı birleşerek Noel ağacını
oluşturdu.
İngiltere'ye 19. yüzyıl başlarında ulaşan Noel ağacı, Kraliçe
Victoria'nın eşi Alman prens Albert'in desteği ile bu
yüzyılın ortalarında yaygınlaştı. O dönemde Noel ağaçları, dallarına kurdela ve
kağıt zincirlerle asılmış mum, şekerleme ve keklerle süsleniyordu. Göçmen
Almanların Kuzey Amerika'ya 17. yüzyılda götürdükleri Noel ağacı, 19. yüzyılda
moda oldu. Gelenek Avusturya, İsviçre, Polonya ve Hollanda'da da yaygındı.
Japonya ve Çin'e 19. ve 20. yüzyılda Amerikalı misyonerlerin tanıttığı Noel
ağaçları ince işlenmiş kağıt süslerle donatılıyordu.